Çocuklar erken yaşta medreseye kaydolur, İslam harflerini öğrenir, her fenden kitaplar ezberlerdi. Ezberlenen metinler, hoca huzurunda takrir edilir, unutmamak için belli aralıklarla tekrar edilirdi. Bunları ezberleyerek yetişenler, icazet alır, icazet verir zamanla halk nazarında ayaklı kütüphane olarak kabul görürdü.
Her soruya, bizzat ezberledikleri ibareyi okuyarak cevap vermeleri soranlar nezdinde güvenirliklerini artırırdı. Çok okur, çok düşünür, az yazarlardı. Yazdıklarından çok daha fazlasını bilirlerdi. Bu durum kendilerine soru sorulduğunda daha da zahir olurdu. Talebenin kaynağa ulaşmasını kolaylaştırmak için cevap verirken kitapların baplarını, fasıllarını hatta sayfalarını da zikreden alimler vardı. Eğitimde kitabî kültür yanında şifahî mirasında önemli bir yeri vardı. Medreseler kapatılıp, alimlere okutma yasağı getirilince ilimdeki tevarüs durdu. İlim sonraki kuşaklara taşınamadı. Tedrisattan uzaklaştırılan alimler evlerine çekildi, çocukları sıra kitaplarını okumadığından babalarının dünyalarına giremedi, onları anlayamadı. Bu yüzden sadece onların züht ve takvalarından bahsettiler, babalarını farklı kılan ilimlerini sonraki nesillere aktaramadılar. Medresenin ilgası bizi İslam dünyasından kopardığı gibi medeni birikimimizden de uzaklaştırdı. Birkaç ferdi zuhur haricinde ilimde tevarüs tarih oldu.
Emin Saraç Hocamız büyük hocaların ders halkalarından nasibdar oldu. Ulemayı hem kendi, hem de gelecek nesiller adına dinledi. Varis oldu. Varis olabilecek hocalar yetiştirdi. Yıllarca Fatih Camii’nde kudemanın usulü üzere dersler okuttu. Fatih Medresesi’nin son fahri dersiâmı olarak iştihar etti.
Filistinli mücahid alim Muhammed Nemr el-Hatib’i Medine-i Münevvere’ye her gidişimde ziyaret ederdim. Bir defasında kendisine İnkişaf mecmuasından bahsettim, söyleşi yapmak istediğimi söyledim. Soruların bir kısmını dinleyince gözleri doldu: “Bu soruları bana on beş yıl önce sormalıydın. Şimdi zihnimi toparlayamıyorum.” demişti. Kitabî bilgisi gibi şifahî müktesebatı da senet olan Emin Saraç Hocamıza daha çok sorular yöneltmeli ki vakit geç olmadan “türas” tevarüs etsin. Okuyacağınız muhaverenin bu amaca hizmet eden mütevazi bir katkısı olursa gayesine ulaşmış olacaktır.