Kurban ibadeti aynı namaz gibi belirli bir vakite yayılmış olan bir ibadettir. Bu vakit içerisinde eda edildiği sürece başı, ortası veya sonunda kurbanın kesilmesi kurban borcunun zimmetten düşmesi için yeterlidir. Vakit çıkana kadar kurban ibadeti eda edilmezse kişinin zimmetinde borç olarak kalır.[1]
Kurban günlerinde kurban kesen kişi şer’an zengin olup belirli bir kurbanı keseceğini nezretmemişse kurbanla sorumlu değildir.[2] Zira kurbanın zimmete bir borç olarak geçmesi vaktinin bitmesiyle gerçekleşir. Kurban vakti çıktığında ise kişi hayatta olmadığından bir sorumluluğu yoktur. Ancak kurbanı kesmeyip kurban günlerinden sonra vefat ederse kurban zimmetine yerleşmiştir. Bunun ödenmesini vasiyet etmesi gerekir.[3]
Kişi zengin veya fakir olup kurban keseceğini lafzi olarak nezretmişse ya da fakir olduğu halde kurban kesmek için hayvan satın almışsa kendisine kurban kesmeyi vacip kıldığından kurban ibadeti zimmetine borç olarak yerleşmiştir. Bunların ödenmesini vasiyet etmesi gerekir.
[1] Alâüddîn Ebû Bekr b. Mes‘ûd b. Ahmed el-Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi’ fî tertîbi’ş-şerâi’ (Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, 1327), 5/65.
[2] Heyet, el-Fetâva’l-Hindiyye (Beyrut: Dâru’l-Fikr, 2014), 5/343.
[3] Heyet, el-Fetâva’l-Hindiyye, 5/343.