BİLAD-I ŞAM DAVASINDA SAFLAR NETLEŞİYOR
İhanet, işgalden daha yıkıcıdır. İşgal, tsunami gibi gelir, vurur, yıkar ve gider. İhanet ise, binanın temellerinde patlatılan bir dinamittir. Merkeze konan tahrip gücü yüksek bombadan
İhanet, işgalden daha yıkıcıdır. İşgal, tsunami gibi gelir, vurur, yıkar ve gider. İhanet ise, binanın temellerinde patlatılan bir dinamittir. Merkeze konan tahrip gücü yüksek bombadan
İstanbul, Kahire, Şam ve Bağdat; Medeniyet’in dört atlısıydı. İstanbul, zafer; Kahire ise ilim kürsüsü; Şam, Cennetü’l-Meşrık; Bağdat, Medinetü’s-Selam’dı. Biri muzdarip olunca diğerleri onun imdadına koşar,
Dinle ey Mısır! Hz. Resulullah (sallalahu aleyhi ve sellem) konuşuyor, ya da seni İslam’la şereflendiren ashab konuşuyor desem bana kulak verir miydi?
Lider oldun, padişah oldun. Şam’da, Bağdat’ta, Mekke’de, Medine’de hutbe okuttun. Fakat ne Haccac gibi zalim ne Me’mun gibi hakim oldun.
Vahiy her defasında akla galip gelmesine rağmen “akıl” inadına “münkir” olmaya devam etmiştir.
Hindistanlı Âlimin Rüyasındaki Osmanlı Evladı Kur’an-ı Kerim Mekke’de de Medine’de de hayatın en temel konularına müdahil oldu, çareler üretti. Allah Rasûlü (sallâllahu aleyhi ve
Münkir aklın; vahyi ve yaratılışı inkar etmek için uydurduğu taş, yontma taş, cilâlı taş devirleri gibi takdirlerin ötesinde gerçekçi bir tasnif yapmak gerekirse kadının hayatını
Hüküm’deki İran tahlillerinden rahatsız olan bazı okurlarımız, Şîa’yı eski ve yeni diye ikiye ayırmak gerektiğini, eski Şia’nın mezhepçi, yeninin ise “İttihad-ı İslam” çizgisinde olduğunu, dolayısıyla
Akif ömrünü İslam coğrafyasını uyandırmaya adadı. İkbal, Kurtuba Camii’ni, Tarık’ın Duası’nı, Şikayet ve Yakarış’ı yazdı. Mustafa Sabri Efendi, Hasan el-Benna, Bediuzzaman, Seyyid Kutup, Ebu’l-Hasan en-Nedvî
Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) insanların düşüncelerine olduğu gibi, hayatlarına da müdahale etti. O bir ırkın değil, İslam milletinin Hamurkâr’ıydı. Kimseyi ayırmadı, Habeşli Bilal