TÜRKİYE’NİN HOCASI’NIN UFKUNDAKİ DİRİLİŞ YOLU İstanbul, Kahire, Şam ve Bağdat medeniyetin dört atlısıydı. İstanbul zafer anıtı, Kahire ilim kürsüsü, Şam Cennetü’l-Meşrık, Bağdat Medînetü’s-Selâm’dı. Biri daralınca diğerleri onun imdadına koşar, birinin acısı hepsinin yüreğinde hissedilirdi. Hüzünlerin de surûrların da kaynağı aynıydı. Has dairede dört İslâm şehri, umumî manada ise bütün bir Bilâd...
İkinci Fetretin Mevlanası: Ahıskalı Ali Haydar Efendi
Ali Haydar Efendi, İslam’a karşı açılan bu çok cepheli savaşın tam ortasında yer aldı. İlahi iradenin infazında kendisine verilen görevi noksansız yapabilmek için, resmi sıfatlarını terk etti.
Muasır Bir İsmail Saib Sencer: Bayram Hoca
Bayram Hoca etraflı bir literatür bilgisine de sahipti. O, neyi, nerede bulabileceklerini araştıran hoca ve öğrencilerin müracaat kaynağıydı. Ömrünü kitaplara vakfeden muasır bir İsmail Saib Sencer’di.
İman ve Fikir Atlasımızın Büyük Muzdaribi: Mehmed Akif
Akif, meal çalışmasının dini tahrif etme faaliyetinde vasıta yapılacağını anlayınca eserini bir şekilde imha etti. Bu ameliyesiyle devrin Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi’nin şu meyandaki ifadelerine alet olmamış oldu: “… Kur’an-ı Kerim’in tercemesinden sonra, namazlarda kıraaat Türkçe olarak eda edilecektir.’’
Reisü’l-Kurra Mehmet Rüştü Aşıkkutlu (1901-1980)
Merhum Aşıkkutlu hocamız, Peygamber ahlâkını hayatına hâkim kılan bir ilim adamıydı. Ömrü boyunca, zor şartlar altında yılmadan, yıkılmadan Kur’an-ı Kerîm hizmetine devam etti; Allah Teâlâ’nın kitabına varis oldu ve varis olacak binlerce talebe yetiştirdi.
Osmanlı Olmakla İftihar Eden Şamlı Allame: Muhammed Said Tantavi
Tantavi’nin Osmanlı muhabbeti duygusal değil ilmi bir zemine oturmaktadır. Zira Hoca bizdeki tarih profesörlerine taş çıkartacak derecede Osmanlı Tarihi uzmanıdır.