Her Cümlesi Kazanılmış Bir Zafer Gibiydi!
İslâm’dan önce Arap kabîleleri arasında sonu gelmez savaşlar vardı. Güçlü olan baskın yapar zayıfın sofrasından ekmeğini, çadırından oğlunu, kızını alır götürürdü. ‘Âtıs b. el-Celâh el-Himyerî
İslâm’dan önce Arap kabîleleri arasında sonu gelmez savaşlar vardı. Güçlü olan baskın yapar zayıfın sofrasından ekmeğini, çadırından oğlunu, kızını alır götürürdü. ‘Âtıs b. el-Celâh el-Himyerî
Çocukluk yıllarımızda büyüklerin sıklıkla bahsettiği, sohbet meclislerinde iktibasta bulunduğu mecmualardan biriydi Sebil. Haftalık neşredilen mecmua, siyasi cürümleri, zulümleri, ihanetleri deşifre eder, zulme şahid olanların ifadelerini
TÜRKİYE’NİN HOCASI’NIN UFKUNDAKİ DİRİLİŞ YOLU İstanbul, Kahire, Şam ve Bağdat medeniyetin dört atlısıydı. İstanbul zafer anıtı, Kahire ilim kürsüsü, Şam Cennetü’l-Meşrık, Bağdat Medînetü’s-Selâm’dı. Biri daralınca diğerleri
Ali Haydar Efendi, İslam’a karşı açılan bu çok cepheli savaşın tam ortasında yer aldı. İlahi iradenin infazında kendisine verilen görevi noksansız yapabilmek için, resmi sıfatlarını terk etti.
Bayram Hoca etraflı bir literatür bilgisine de sahipti. O, neyi, nerede bulabileceklerini araştıran hoca ve öğrencilerin müracaat kaynağıydı. Ömrünü kitaplara vakfeden muasır bir İsmail Saib Sencer’di.
Akif, meal çalışmasının dini tahrif etme faaliyetinde vasıta yapılacağını anlayınca eserini bir şekilde imha etti. Bu ameliyesiyle devrin Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi’nin şu meyandaki ifadelerine alet olmamış oldu: “… Kur’an-ı Kerim’in tercemesinden sonra, namazlarda kıraaat Türkçe olarak eda edilecektir.’’
Merhum Aşıkkutlu hocamız, Peygamber ahlâkını hayatına hâkim kılan bir ilim adamıydı. Ömrü boyunca, zor şartlar altında yılmadan, yıkılmadan Kur’an-ı Kerîm hizmetine devam etti; Allah Teâlâ’nın kitabına varis oldu ve varis olacak binlerce talebe yetiştirdi.
Tantavi’nin Osmanlı muhabbeti duygusal değil ilmi bir zemine oturmaktadır. Zira Hoca bizdeki tarih profesörlerine taş çıkartacak derecede Osmanlı Tarihi uzmanıdır.