Öztürk, risâletin şahidi olan mucizelerle alakalı da şunları söylemektedir:
“Hissî mucizelerle ilgili rivayetlerin haber-i vahid türünden olması ve kesin bilgi değeri taşımaması gibi teknik konular bir tarafa bu tür rivayetler bize öyle geliyor ki Müslümanların bilhassa Hristiyanlar ile polemiklerinde Hz. Muhammed’in en azından mucize konusunda Hz. İsa’dan aşağı kalır bir yanı olmadığı fikrine mesnet kılınmak için uydurulmuştur.”
“Evet, Hz. Muhammed’e nisbet edilen hissî mucizeler büsbütün uydurmadır.”
Öztürk, Paret’in Kur’an’ın uydurma olduğu yönündeki hezeyanını onayladığından dolayı ya Kelâmullah’ı okuma gereği duymuyor ya da “Uydurma olduğundan üzerinde dilediğim gibi tasarruf yetkisine sahibim” diyor (Allah-u A’lem). Eğer Öztürk bütüncül bir nazarla Kur’an-ı Kerîm’i okusaydı görecekti ki, Allah Rasûlü’ne verilmeyen hissîmucize değil, “el-mu’cizetu’l-muhlike/inanmayanların helakine sebep olan mucize”dir. Zira Kur’an-ı Kerîm, Allah Rasûlü’nün irşad amaçlı pek çok hissî mucizesinden bahsetmektedir. Bedir’de Allah Rasûlü’nün attığı toprağın müşriklerin gözlerine isâbet etmesi,yine Bedir’de önce bin ardından üç ve beş bin meleğin gelmesi, Allah Rasûlü’nün bir gece Mekke’den, Kudüs’e gitmesi, Kur’an’ın gelecekten haber vermesi, ayın ikiye yarılması hissi mucizeden başka nasıl izah edilebilir?!
Ne gariptir ki ümmetin çocuklarına Kur’an-ı Kerîm’i öğretmeye memur birisi, Allah’ın ayetlerine Rudi Paret’in yalanları kadar itibar etmiyor. Allah’ın “var” dediğine “yok”, oryantalistin “var” dediğine ise “işittim ve itaat ettim” diyor.
İhsan Şenocak’ın Kur’ân-ı Kerîm Müdâfaası kitabının Kur’an Müdâfaası makalesinden alıntıdır.