YARDIM EDİN BİZE EY MÜSLÜMANLAR!
Darusselam, daha düne kadar ümmetin musallalarından biriydi. Kimi taş taşımış kimi ekmek parasından arta kalanı vermiş kimi de sanatıyla katkıda bulunmuştu. Evet o, mahalle sakinlerinin en helal paralarıyla yaptığı bir İslâm mabediydi. Adını selamı anlatsın, barışı resmetsin diye Darusselam koymuşlardı. Müslümanlar günde beş defa orada toplanır, hallerini Allah Azze ve Celle’ye arz ederlerdi. Ne var ki Esad’ın askerleri, “Allah-u Ekber” sesine, ümmetin saf saf durup Hakk’a yönelişlerine tahammül edemedi. Öfkeleri kabardı, küfür gözlerini bürüdü, içinde Mü’minler olduğu halde bombaladılar Darusselam’ı…
Mahalleden bir genç o anı telefonuna kaydedip sosyal medyada paylaştı. Patlama esnasında cemaatten, “La hevle ve la kuvvete illa billah” sesleri duyuluyor. Onlar, bu yakarışlarıyla aslında şunu söylüyorlar: “Beşşar! Bu dünyaya senin gibi nicesi geldi. Neron’u, Firavun’u tanıdı yeryüzü; fakat hepsi hak ile yeksan oldu. Ey Beşşar! Unutma! Her şey ezelde takdir edilen nizama bağlı olarak cereyan ediyor. Allah bizi sabırla, seni de zulmünle büyük buluşmaya hazırlıyor. Beşşar! Darusselam yansa da hanümanlarımız yıkılsa da Allah en büyüktür. Gerçek anlamda güç ve kuvvet sadece O’nundur.”
Dârusselam yanarken bir ara muzdariplerin aklına hadiseyi sebep dairesinde değerlendirmek geliyor ve bir buçuk milyarlık ümmete hitaben kameraya; “E’înûnâ Yâ Müslimûn/Kurtarın bizi, yardım edin bize Ey Müslümanlar” diye çağrıda bulunuyorlar. Birkaç defa aynı çağrıyı tekrar ediyorlar. Patlamalar ardı ardına gelip alevler her tarafı kaplayınca mâsivayı aradan çıkarıp sadece Allah Azze ve Celle’ye iltica ediyorlar. Bomba sesleri arasında sadece Allahu Ekber, Hasbunallahu ve ni’melvekîl ila ahir … babından Hakk’a teslimiyet cümleleri duyuluyor. Cemaate yeni katılanlar zaman zaman belki ümmet katında bir değer arz eder diye: “Kurtarın bizi Ey Müslümanlar!”çağrısını yineliyor.
Muzdariblerin son sözleri, Beşşar ve yandaşlarının sonu olacak: “Camilerimizi yıktın, Lanet sana Ey Beşşâr! Lanet size Ey Kafirler! Lanet Olsun!”
İslâm gençliğinin Allah’ın Şeriatı’nı hakim kılma mücadelesini başlattığı günden itibaren Bilâd-ı Şam’da bu nev’i hadiseler kaç defa yaşandı. Mazlumlar kaç defa, “Kurtarın bizi Ey Müslümanlar!” çağrısında bulundu.
Peki neden duymuyoruz? Hani siz çocuklar, kadınlar, yaşlılar katledilirken dinine bakmadan onlara yardıma koşacaktınız. Suriye’de her gün yüzlerce kardeşiniz şehit oluyor. Çocuklar katlediliyor, alimlerin boğazı kesiliyor. Neden susuyorsunuz?! Sahi siz Ey İslamcılar! Kimin sözüne itimat edeceksiniz? Mustazafların çağrısına icabet etmeyi emreden Allah Azze ve Celleye mi, emperyalizma ile ittifak halinde Müslüman katleden Nasrallaha mı; katliam fetvaları (!) veren İran’lı Mollallara mı, camileri bombalayan Beşşar’a mı, mazlum Suriye halkına mı? Söyleyin!
(Hüküm Dergisi 4. Sayı / Nisan 2013)